KELEDOŞ

0

Van’ın en meşhur yemeklerinden biri olan Keledoş, döğülmüş buğdayla yapılır. Baharat ağırlıklı ister acılı ister acısız yenilen buz gibi ayranın yanında muhteşem yemek olan keledoş Van halkının vazgeçilmez yemeklerindendir.

MALZEMELER:
1. Kavurma eti
2. Yarım su bardağı nohut
3. 1 su bardağı den(Döğme)
4. yarım su bardağı yeşil mercimek
5. İki avuç ak pancar
6. 3 yemek kaşığı tere yağı
7. 2 su bardağı kurut

YAPILIŞI:
Nohut ve döğme bir tencerede haşlanmaya bırakılır. Pişmesine yakın yeşil mercimek konur, hepsi piştikten sonra içine akpancar ve kavurma eti konur. 10-15 dakika kaynatılır. Malzeme iyice pişer, ezilmiş kurut kaynayan tencereye dökülür muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Ocaktan indirilir, üzerine tereyağı konulur bu yağ yemeğin sıcağı ile erir daha sonra servis yapılır.

VAN BALIĞI/ İNCİ KEFALİ

0

Ülkemizin doğusuna uçakla ya da kara vasıtalarıyla yolculuk yapanlar bir süre boş topraklardan ve yalçın dağlardan geçtikten sonra, birden göz alıcı maviyle bezenmiş bir manzarayla karşılaşırlar. Vanlı yazar Yaşar Kemal’in ifadesiyle, “bu öyle bir mavidir ki, Van Gölü’ndeki mavi renk hiçbir gölde ve denizde bulunmamaktadır.” Bu mavilik yer yer bir turkuaza döner. Tatlı su ile karıştığı yerlerde ise süt beyazına dönüşür. İşte bu, Van Gölünün ta kendisidir. Van Gölü ulusal ve uluslararası medyada defalarca canavarıyla ve sularının yükselmesiyle gündeme gelmesine rağmen, her nedense burada yaşayan Van Balığı yani İnci Kefali çok az gündeme gelmektedir. Bazı eski kitaplarda Van Gölü’nde değil de, sadece akarsuların göle döküldükleri yerlerde yaşayan bir balık türü olarak bahsedilen İnci Kefali, dünyada sadece bu havzada bulunan endemik bir türdür. Orijinal yaşam alanı tatlı sular olan bu balığın, Van gölünün oluşmasıyla bu göle sonradan alıştığı tahmin edilmektedir. Ancak gölde üreyemediği için, Nisan’dan başlayarak Temmuz’a kadar sürüler halinde doğdukları akarsulara göç eder. Yumurtasını bıraktıktan sonra tekrar göle geri döner. Türkiye’nin tüm iç sularından avcılık yoluyla elde edilen toplam 43 bin ton balığın 15 bin tonunu tek başına oluşturan İnci Kefali, göl çevresinde yaklaşık 15 bin insanın geçim kaynağını oluşturur. İnci Kefali, ülkemizin en büyük gölü olan Van Gölü’nde ve yakınındaki Erçek Gölü’nde yaşamaya alışan tek balık türüdür. Erçek Gölüne sonradan insan eliyle aşılanmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Bu göller; yüksek derecede alkali, yani sodalı ve tuzlu olup, halen İnci Kefali dışındaki balıklar için uygun olmayan bir ortam durumundadır.

Van Balığını tanıyalım

Van Balığı’nın vücudu uzun ve biraz yuvarlak olup, pulları oldukça küçük ve parlak, gözler oldukça iridir. Ağız orta büyüklükte ve öne doğru çıkıktır. Bıyığı yoktur; karın ve anal yüzgeçler arasında pulsuz bir karina vardır. Pullar üzerinde gri renkli noktalar olduğundan parlak görünümlü değildir. Renk gümüşi yeşilimsidir. Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında üremek için akarsulara göç eden ergin Van Balıkları, ortalama 15, maksimum 24 cm boyunda olup, 8-10 yıl yaşayabilmektedir. Ağırlıkları ise, ortalama 70-80 g kadardır. Erçek Gölünde rekor bir şekilde 350 g’lık Van Balığı yakalanmıştır. İnci Kefali genelde planktonla beslenir. Yaz aylarında Tricoptera, Coleoptera, Diptera larvaları, Copepoda ve karasal böceklerle ve bunların larvaları ile beslenir. Bu dönemde bitkisel kökenli olarak Diatome ve diğer algleri de tüketirler. Kış aylarında ise besininin çoğunluğunu Copepoda ve Diatome oluşturur. Volkanik bir yapıya sahip olmanın yanı sıra, dışa kapalı olan Van Gölü havzasında beslenmesi göz önüne alınarak, Van Balığı üzerinde yapılan bir çalışmada, insan sağlığı açısından tehlike oluşturan arsenik bakımından Van Balığı incelenmiş ve belirlenen miktarın insanlar için tehlike oluşturacak boyutta olmadığı sonucu alınmıştır. Bu da, Van Gölü’nün birçok yerinde kirlenmenin henüz tehlikeli boyutlara ulaşmadığı anlamına gelmektedir.

Aslında İnci Kefali göçücü bir balık türüdür. Van Gölü tuzlu ve sodalı olduğundan burada üreyemeyen Inci Kefali, üremek için her yıl akarsulara akın eder. Üreme sonrasında tekrar göle geri döner. Nisan ayından itibaren göç yollarına düşen İnci Kefali, yumurtasını akarsularda sert zeminlere, taşlara yapıştırarak bıraktıktan sonra Haziran sonlarına doğru Van Gölü’ne dönerek göç macerasını tamamlar. Gölün açıklarından tatlı su ağızlarına akın eden ve burada ilerleyerek yumurtalarını bırakıp, geri dönen balıkların serüveni ilginç ve birbirinden güzel görüntülere sahne olur. Erciş ilçesi’ndeki Deliçay’a veya Muradiye Çayı kenarına giden vatandaşlar, çoğu zaman suda adeta uçarak ve havada dans ederek ilerleyen balıkların bu göç yolculuğuna tanıklık etme fırsatını yakalayabilirler. Agro-turizm olarak değerlendirilebilecek bu harika olaydan, şimdiye kadar turizm adına yararlanmak şöyle dursun, binbir zahmetle üremeye gelen balıklar tuzak kurularak avlanmışlardır. Bunu anlamak mümkün değildir. Adeta balıklara bilinçsizce yapılmış bir soykırım gibidir.

Yanlış avlanma

İnci Kefali iki farklı sezonda avlanmaktadır. Balıklar, Van Gölü’nün sodalı-tuzlu sularından tatlı su özelliğindeki akarsulara hemen giriş yaptığı sırada, biyolojisi gereği osmotik ayarlamanın gerçekleşmesi için akarsuların göle döküldüğü mansap kısımlarında bir süre beklemektedirler. Bu bekleme esnasında mansaplarda büyük sürüler oluşturmaktadırlar. Üremeye hazırlanan balıklar burada avlanmaktadır. Birinci avlanma şekli budur ve son derece yanlıştır. İkincisi ise, yumurtlama döneminde gölden akarsulara doğru göç ederken bin bir zahmetle akıntıya ters olarak küçük şelaleleri atlarken avlanmaktadır ki bu da çok yanlıştır. Birkaç yıl öncesine kadar belki de yüzlerce yıldır avcılığın büyük bir bölümü üreme göçü esnasında gerçekleştirilmekteydi. 1996 yılında yapılan bir çalışmaya göre toplam avcılığın yüzde 90’ının yumurtlama döneminde olduğu ortaya çıkmıştır. İnsanlarımız ne yazık ki bu nimeti sonuna kadar sömürmüş altın yumurtlayan bir tavuğun kesilmesi misali, adeta nesli tükenircesine avlamıştır.

Yukarıda işaret edildiği gibi balık, üreme döneminde akarsu kenarlarına çekildiği için avlanması da son derece basit hale gelmektedir. Bu olay, Van Balığına büyük bir darbe vurmaktadır. Van Gölü balıkçılığında daha çok verim elde etmek için üreme dönemi olan Nisan ve Temmuz aylarında kaçak avlanmanın önüne geçmek için kalıcı çözümlerde bulunulması gerekmektedir. Zira mevcut avcılığın yüzde 90’ı üreme göçü esnasında kaçak olarak yapılmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar bu avcılık şeklinin popülasyonu ciddi şekilde tehdit ettiğini ortaya çıkarmıştır. Bundan ötürü yanlış avcılık son yıllarda ciddi bir şekilde önlenmeye ve ciddi tedbirler alınmaya başlanmıştır. Bu kapsamda dere ağızlarında jandarma timleri, geçici karakollar oluşturarak devriye görevi yapmaktadırlar. Ne yazık ki, geçmiş yıllara göre çok fazla denetim olmasına rağmen, halen bu kaçak avcılığın tam olarak önüne geçilememiştir. Özellikle şehir merkezlerinde belediye ve emniyet güçleri biraz daha tedbir almalıdırlar. Avlanma yasağı olmasına rağmen 1998 yılında Erciş’te bir gecede kaymakamlığın resmi kayıtlarına göre 293 ton balığın kaçak yollarla avlandığı bildirilmiştir. Alınan önlemlerle bunun tamamen önlemediği ve bu rakamın bir gecede ancak 15-20 ton’a indirilebildiği söylenmektedir. Son yıllarda uygulanan av yasağı sonucunda bu balığın göçü izlenebilir hale gelmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde balık göçü bu yoğunlukta gözlenmediğinden, orijinal olan İnci Kefali göçünün ülke turizmine kazandırılması gerekmektedir. Öncelikle yöre halkının göç konusunda bilgi sahibi olması ve göçü izlemesi gerekmekte ve daha iyi bir tanıtımla yabancı ziyaretçilerin buraya gelmesi sağlanmalıdır. Balığın göçü sırasında yoğunlukla avlanmasına rağmen, İnci Kefali göçünün, Van’da yaşayanların yüzde 40 gibi önemli bir kesimi tarafından bilinmemesi, bilgisizliğin boyutlarını göstermektedir. İnci Kefali Balığı’nın üreme zamanında avlanmasının kısmen de önlenmesi sayesinde, hem boyunda bir büyüme hem de sayısında bir artma gerçekleşmiştir. Balığın boyu 1996 yılında ortalama olarak 16,5 cm iken şu anda 18 cm’yi geçmiş durumdadır. 16-17 adet balık eskiden 1 kg gelirken, şimdi 10-12 tanesi 1 kg gelmektedir. Önümüzdeki yıllarda da tedbirler devam ederse bu artışların daha fazla olacağı söylenebilir. Burada ekolojik bir dengeden de söz etmek gerekmektedir: Gölde balıklar için besin maddesi belli miktardadır. Bu yüzden eğer balık stoğu aşırı artarsa, bu sefer de balıkların boylarında küçülme olacaktır. Bunu için uzmanlar yılda 9600 ton balık avlanmasının dengeyi koruyacağı görüşündedirler.

AYVA YEMEĞİ

0

Yapılışı: Yeşil mercimek suda haşlanır. Ayrı bir kapta soğanlar doğranır. Salça ile birlikte kavrulur. Haşlanan mercimeğin suyu dökülmemek kaydıyla, bu sos, içine dökülür. Karıştırılır. 10-15 dakika kaynatılır. Ayvaların kabuklan soyulur. Yarımay şeklinde doğranır. Yemeğin içine ilave edilir. Ayvalarla birlikte pişmesi beklenir. Ayvalar pişince tuz ayarlanır. Ocaktan indirilir. Servis yapılır.

ÇILBIR

0

Yemeğin en önemli özelliği içme bolca reyhan atılmasıdır. Yağ tencerede eritilir, soğanlar istenilen büyüklükte doğranır, salça konur. Yağ, salça soğan ve kavurma birlikte bir süre kavrulur. 4-5 bardak ılık su ilâve edilir. Tuz, karabiber ve kırmızı biber atılır. Reyhan otu temizlenir yıkanır ve tencereye atılır. 15-20 dakika kaynatılır, yemeğin pişmesine yakın içine yumurta kırılır bu yumurtalar karıştırılmaz. Lop şeklinde pişer. Bu yemek, suyuna yufka ekmek doğranarak yenir.

EŞKİLİ

0

Erik pestili: Van yöresinde Alca pestili olarak geçer. Erik ham iken ağaçtan toplanır (Ekşi olanlar tercih edilir) yıkanan erikler tencereye bırakılır. Üzerine l su bardağı su dökülür. Erikler kaynadıktan sonra ezil-melerine yakın tuz eklenir ve ezilerek süzgeçten geçirilir. Karışım tepsiye dökülür kızgın güneşte iki gün bırakılır. Beklenen sürede tahta kısık ile karıştırılır. Katılaşınca kavanoza alınır, genellikle ekşili yemeği ve lahana dolmaları ve sulu köftede eski yerine kullanılır.

Yapılışı:Tencereye kavurma, soğan, yağ ve salça konur kavrulur. Su ilave edilir. Yıkanmış ve doğranmış evelik ve erik pestili eklenir. Yemek kaynamaya başlayınca içine yumurta kırılır. Yumurtalar lop şeklinde pişer. Yemeğin en önemli özelliği içine kişniş konulmasıdır. Yemeğe ayrıca lezzet ve koku verir. Kışın evelik yerine ıspanak kullanılır.

HELİSE

0

Yemeğin en önemli özelliği güveçte (Çölmekte) pişmesidir. 7 su bardağı su güvece konur, döğme ile pişmiş tavuk eti ve tuz kaynayan suya atılır. Kaynamaya bırakılır. Sürekli kaynayan güveçte malzemeler tahta bir kaşıkla çırpılarak karıştırılır. Eğer su azalmış malzemeler pişmemişse çay bardağı ile su ilave edilir. Yemek muhallebi kıvamına gelince tabaklara alınır. Yemeğin ortası hafifçe çukurlaştırılır, eritilmiş tereyağı veya sana yağı çukura dökülür ve servis yapılır.

Van Vakfı’ndan Vanspor’a İstanbul’da sürpriz ziyaret

0

TFF 3. Lig 1’inci grupta mücadele eden Van Büyükşehir Belediyespor’a bugün oynayacağı maç öncesi Van Vakfı tarafından ziyaret gerçekleştirildi.

TFF 3. Lig 1. Grupta mücadele eden ve bugün deplasmanda Kartalspor’a konuk olacak olan Van Büyükşehir Belediyespor’a, Van Vakfı yöneticileri tarafından bir ziyret gerçekleştirildi.

Takımın konakladığı otelde kulüp yönetimi, teknik heyeti ve futbolcuları ile bir araya gelen Vanlı işadamalrı ve Van Vakfı yönetimi, ardından kulüp yönetim, teknik heyet ve futbolcuları ile birlikte yemek yedi.

YİĞİT: BİRLİKTE TAKIMA HİZMET EDECEĞİZ
Yenilen yemeğin ardından takımın durumu ve genel bilgiler hakkında bilgiler veren Van Büyükşehir Belediyespor Yönetim Kurulu Başkanı Öner Yiğit, “Her nerede olursak olalım ortak paydamız Vanspor’dur. Bizler Van’da sizler ise İstanbul’da takımımızın başarısı için hizmet edeceğiz.” Dedi. Yiğit bu birlik mesajının ardından tüm Vanlıları takımı sahiplenmeye davet etti.

AĞAR:KATKI SUNMAYA HAZIRIZ
Yapılan ziyaret ve yenilen yemeğin ardından konuşan Van Vakfı Başkanı Nizamettin Ağar şunları dile getirdi: “Vanspor bizim için de önemlidir. Buradan bizler elimizden ne geliyorsa yapmaya, Vanspor için üzerimize ne gerekiyorsa ve ne düşüyorsa üstlenmeye, katkı sunmaya hazırız.”

Ağar ve işadamları da birlik ve beraberlik mesajlarının ardında, kulüp yönetimi, teknik heyet ve futbolculara oynayacakları maç için başarı temennisinde bulundu.

Kartalspor ile Van Büyükşehir Belediyespor arasında oynanacak karşılaşma saat 13.30’da başlayacak.

VAN VAKFI VAN’I DİNLEDİ!

0

Yeni Oluşum Grubu adıyla Van Vakfı seçimlerini kazanarak ses getiren Nizamettin Ağar ve ilk toplantıyı yönetim ile Van’da yapma sözünü yerine getirdi.

İstanbul’da yapılan genel kurulla göreve gelen Van Kültür ve Dayanışma Vakfı yönetimi ilk toplantısını Van’da yaptı. Van Vakfı Vanlıları dinledi ve fikir alışverişinde bulundu.

Aralık ayında gerçekleştirilen genel kurul ile göreve gelen Van Kültür ve Dayanışma Vakfı yönetimi, Van’da toplantı düzenledi. Van’daki işadamları, kurum kuruluş müdürleri ve basın ile bir araya gelen Van Vakfı yönetimi görev süresince yapacakları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Van Vakfı toplantısına katılan ve burada bir konuşma yapan Van Valisi İbrahim Taşyapan, Van Kültür ve Dayanışma Vakfı’nın önemli bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) olduğunu söyledi. Yapılan toplantıda Van Vakfı’nın yapacağı ve yapması gereken çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulunuldu.

 

AĞAR: VAN’A SÖZ VERDİK VE GELDİK

Elite World Otel’de gerçekleştirilen toplantıda konuşan Van Kültür ve Dayanışma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Ağar yapacakları çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Ağar şunları söyledi: “Yakın bir zaman Van Vakfı genel kurulunu yaptı ve genel kurul sonrası bize bir görev verildi. Bu genel kurula Van’dan ve İstanbul’dan çok sayıda isim katılmıştır. Barış içinde güzel bir yarış ile kongremizi yaptık. Kongre sırasında ben Vanlı hemşerilerime biz söz verdim. Dedim ki ilk toplantıyı Van’da yapacağız dedik ve Van’a geldik.”

 

“HEP BİRLİKTE BU YOLDA YÜRÜYECEĞİZ”

Ağır bir yük aldıklarını ve hedeflerinin olduğunu ifade eden Ağar, “Van Vakfı olarak bizler bu görevi alırken kendimize hedef belirledik. Bu hedeflerimiz kısa, orta ve uzun vadede olan hedeflerimizdir. Kısa vadede vakfın kurumsal kimliğini daha iyi hale getirilmesi ve alt yapı işlemleri, iletişim, üye güncelleme gibi her hangi bir vakıfta olan olağan işleri yapacağız. Van Vakfının yönetim kurulu yeni bir heyecan ve yeni bir ruh getirdi. Genel kurullar daha önce sönük ortamlarda geçiyordu. Sizlerde şahit oldunuz Van Vakfı bin kişi ile kurulunu yaptı. Yönetimimizde çok kıymetli ve önemli isimler var. Ben son olarak değerli abim ve büyüğüm olan Bedrettin Bey’e (Bedrettin Gökçenay) gel sen başkan ol dedim. Bedrettin abi bu ağır görevi bana bıraktı bizde hep birlikte bu yolda yürüyeceğiz.” Dedi.

 

AĞAR: ÖĞRENCİLERİMİZE BURS VERECEĞİZ

Orta vadeli planları hakkında da bilgiler veren Ağar şöyle devam etti: “Bizler sosyal ve kültürel bir vakıfız. Asıl amacımız eğitimdir. Bizlerde üniversiteye giden öğrencilerimiz var. Ben İstanbul’a ilk gittiğimde İstanbul’daki Vanlıların nüfusu 98 bindi, Van’daki İstanbulluların sayısı bini geçmiyordu. Şimdi ise Van’ın nüfusu bir milyonun üzerinde, İstanbul’daki Vanlıların sayısı 450 bine yaklaşmış durumda. Çok sayıda öğrencimiz var. Biz işadamlarımızın destekleri ile bu öğrencilerimize burs imkanı, staj imkanları vermek ve öğrencilerin hayatlarını yönlendirmek için onlara destek ve ışık olmaya çalışacağız. Samatya’da öğrenci yurdumuz var. Bu yurdumuzda 60 tıp öğrencisi kalmakta ve faydalanmaktadır. Buda her halde hiçbir ile nasip olmamıştır. Bizler bu yola çıkarken kendimize şöyle bir şiar belirledik kendimize. Van Vakfı 25-30 kişi ile yönetilemez. Yönetim kurulumuzda 14 arkadaşımız var. Bizler bir istişare heyeti kuracağız. Bu heyeti belirledik. Değerli Vanlı işadamlarımız, bürokratlarımız, akademisyenlerimiz oluşan 25 kişilik bir heyetimiz var. Biz bu heyette ile birlikte Mayıs ayında Vanlı işadamları ile çok kapsamlı bir gezi ve burada bir program yapacağız.”

 

“VAN’A İŞADAMI VE YATIRIMCI GETİRECEĞİZ”

Ağar, Van Vakfı’nın bir icra makamı olmadığını ancak Vanlıların sorunu için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Ağar son olarak, “Van’da olan bir Vanlının sorununu gerekli yerlere iletme ve elinden geldikçe çözmektir. Bunu da hep beraber yapacağız. Van Vakfı olarak Vanlıların İstanbul’daki güçlü lobisi olmak istiyoruz. Vanlılar olarak 70’e yakın derneğimiz var İstanbul’da. Bu dernekler arasında bir iletişim ve koordinasyon var ama Van Vakfı bunlara ağabey rolü oynayarak bunları bir çatı altında toplayarak Vanlılara hizmet edecektir. Uzun vadede planlarımızda ise Van’a işadamlarını getirmek var. Van’a işadamlarını getirerek, Van’da Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) yatırım yaptırmak istiyoruz. Çünkü insanları buraya getirmediğimiz zaman, olmadığımız zaman hiç kimse kendiliğinden gelip Van’da yatırım yapmaz. Bizim Vakıf olarak sosyal ve kültürel değerlerin yanı sıra birde ekonomik değerlere önem vereceğiz.” İfadelerini kullandı.

 

BATTAL: VAN VAKFI ANA YURDUNA AÇILMIŞTIR

Toplantı da konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektör Prof. Dr. Peyami Battal şunları ifade etti: “İstanbul çok güzel ve çok demokratik bir kongreye hepimiz şahit olduk. Bu kongrenin bu şekilde oluşması beraberinde gelecekte kim kazanırsa kazansın, güzel hizmetlerinde üretileceğini gösteriyordu. Nitekim bugün bunu burada gördük. Bu bana göre ana yurda açılmadır. Van Vakfı kendi evine, memleketine ve yurduna ilk adımı atmıştır. Burada hem istişare hem de hasbihal yapılması için ilk adımı attılar. Ben kendilerine bu anlamda teşekkür ediyorum.”

 

“KAPIMIZI HER ZAMAN AÇIK OLACAK”

Üniversite olarak daha aktif bir şekilde işbirliği içinde çalışmak istediklerini kaydeden Battal, “Üniversite olarak bizde bundan sonra daha aktif bir ilişki içinde olmak istiyoruz. Zira Van’ımız cazibe merkezi. Her yönüyle cazip bir şehir ve coğrafik konumu da önemli bir konumdur. Dolayısıyla Van’ımızın bu yönünü de en iyi biz Vanlılar biliriz. Buna bağlı olarak vakfımız, vakfımızın üyeleri ve başkanımız bunun daha iyi bilincinde olduğunu gösterdiler. İnşallah bundan sonraki süreçte tüm kamu kurum kuruluşlarımızla, sivil toplum örgütlerimizle birlikte hareket etmeyi, Van’a hizmet açısında bir sorumluluk olarak gördük. Van Vakfımızla da aynı paralelde çalışmak istediğimizi ifade etmek isterim. Kapımızı her zaman açık olduğumuzu ifade etmek isterim.” Dedi.

 

BATTAL: HEPİMİZ BİRLİKTE ÇALIŞACAĞIZ

Danışma kurulunda üniversite olarak yer almak ve Van için çalışmak istediklerini dile getiren Battal son olarak şunları söyledi: “Danışma kurulunda bizim arkadaşlarımızdan kimse var mı bilmiyorum ama biz üniversite olarak eleman vermek isteriz. Çünkü Van’ın sorunlarını burada olmamız hasebiyle bizim öğretim elemanlarımız çok iyi biliyor ve takip ediyorlar. Bu anlamda çalışmalarımız var. Bunu da birlikte inşallah devam edeceğiz. Sayın başkan ile bizim dostluğumuz öteden beri geliyor. Yapacağımız çalışmalarda Van’ımız daha güçlü bir şekilde taşıyabileceğiz. Bunu yapmak zorundayız. Çünkü Van çok önemli bir konuma sahip ve önemli bir misyonu var. Hepimiz bu anlamda birlikte çalışacağız.”

 

“ÇOK ÖNEMLİ BİR POTANSİYELE SAHİBİZ”

Toplantı da konuşan Van Valisi İbrahim Taşyapan ise ilk olarak şunları dile getirdi: “STK’larımızın değerli başkanları bende hepinizi bu güzel akşamda sevgi ve saygı ile selamlıyorum.  Van vakfımız Van’ımızın önemli STK’larından bir tanesidir. Bugün bildiğimiz kadarıyla İstanbul’da 350 bin Vanlı yaşıyor. Tabi bu ortalama bir rakamdır belki bundan azdır belki de çoktur. Ama çok önemli bir potansiyele sahibiz.”

 

TAŞYAPAN: ÖRGÜTLENME ÇOK ÖNEMLİDİR

İstanbul’un önemli bir şehir olduğunu ve başkentlik yaptığını kaydeden Taşyapan, “Çok uzun yıllar medeniyetimize başkentlik etmiş bir şehir ve bütün dünyanın gözü olan bir şehirdir. Hakikaten orada Türkiye’nin özetini görmek mümkündür. Bütün illerimizden insanlarımız var. Bu insanlarımız köylerinden, kentlerinden kalkarak oralara bir ekmek peşine gitmişler ama şu anda orada büyük iş sahipleri olmuşlar, zenginleşmişler ülkemizin zenginliğine zenginlik katmışlar. Hem toplumumuza hem de kendilerinin doğup büyüdükleri yurtlara oradan daha iyi güzellikler götürmenin derdindedirler. Bunun için de örgütlenme çok önemlidir. Oradaki insanlar ne kadar iyi organize olurlarsa, iyi örgütlenebilirlerse ve bu örgütlenmeyi kendi donanımları, becerileri ile yaparlarsa hem kendilerine hem oradaki topluma hem de kendi ülkemize doğup büyüdükleri topraklara o kadar katkı sunacaklardır. Modern toplumların en önemli özelliklerinden bir tanesidir örgütlü toplum olmalarıdır.” İfade etti.

 

 

“CELALLETİN TÜFENKÇİ’Yİ ANMAK GEREKİR”

Van Vakfına daha önce başkanlık eden isimlere teşekkür eden Taşyapan şöyle devam etti: “STK’lar demokrasilerde çok önemli bir işlevi yerine getirmektedirler. Hem devlete karşı halkın, vatandaşların, kendi toplumlarının onların haklarını korumakta hem de demokrasinin daha iyiye daha güzele daha mükemmele gitmesi için de katkılar vermektedir. Dolayısıyla Van halkımızı da hem bu topraklara açıkmış İstanbul’da belli bir seviyeye gelmiş arkadaşlarımız hep beraber oluşturdukları bir teşekkürdür. Burada vakfımızın kurucusu Celalletin Tüfenkçi’yi anmak gerekir. Bu zamana kadar Van Vakfımıza hizmet etmiş gerek başkan olarak gerek yönetim olarak hizmet etmiş kişilere de hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.”

 

TAŞYAPAN: GÖRKEMLİ BİR GENEL KURUL YAPILDI

Bir dernek ya da vakfın kolay bir şekilde kurumsal kimliğe kavuşamadığına dikkat çeken Taşyapan, “Bunu için yıllar istiyor, zaman istiyor. Kendi ayakları üzerinde durduktan sonra, kendisini ispat ettikten sonra topluma hizmeti daha da büyüyor daha da güzelleşiyor. Daha önceki yıllardan bunu düşünüp, geliştirip bugüne kadar getiren insanlarda çok önemlidir. Hakikaten büyük bir olgunluk içerisinde 18 Aralık’ta Van Vakfının genel kurulunu yaptık. Van’ın ileri gelen iş adamları, İstanbul’da yaşayan Vanlılar çok büyük ilgi gösterdiler. Görkemli bir genel kurul yapıldı. Birliğin beraberliğin önemini daha iyi anladık. Vakfımızın adı Van Vakfı ama Van Eğitim Kültür Yardımlaşma vakfı dolayısıyla daha çok eğitime, kültüre, yardımlaşmaya, birlikteliğe, bir arada olmayı savunan bir fikir üzerine kurulmuş bir vakıftır. Onun için sayın başkan eğitim projelerine burada önem verecek ve bu hususlarından eğitim bünyesinde içinde önemli yer tuttuğunu belirtti.” Şeklinde konuştu.

 

 

“SORUNLARIMIZ ELBETTE OLACAKTIR AMA…”

Van’ın Doğu Anadolu Bölgesi’nde önemli bir il olduğuna işaret eden Taşyapan şöyle konuştu: “Tabi ki Van’ımız Doğu Anadolu Bölgesinin en önemli şehri hem nüfus olarak hem toprak büyüklüğü olarak hem coğrafi konum olarak hem stratejik konum olarak en güzel ve en iyi yerde. Dolayısıyla birçok sorunlarımız var. Tabi ki sorunlarımız olacaktır. Sorunlarımızın olması demek bunları gerçekleştiremeyeceğiz anlamına gelmiyor. Hayat devam ettiği sürece sorunlarımız olacaktır. Sorunların bittiği yer cennettir. Dünya değildir çünkü bu dünyada yaşadığımız sürece sorunlarımız olacak. Bizler, sizler, iş dünyamız, kamu bürokrasisi, STK’lar hep beraber bu sorunları çözmenin gayretleri içerisinde olacağız. Burada da birlikteliğimiz, beraberliğimiz, dayanışmamız da çok önemlidir.”

 

TAŞYAPAN: VANLILAR VAN’A GETİRİLMELİ

Van Vakfı’nın İstanbul’da yaşayan Vanlılara, Van’a getirmesi gerektiğini söyleyen Taşyapan, “Biz vakfımızdan İstanbul’daki insanlarımızı bir araya getirmesini, yaşadıkları toprakları unutmamalarını sağlamayı, onlara salık vermesini istiyoruz. Yılda en azından İstanbul’da yaşayan Vanlıları bir kere Van’a getirmelerini istiyoruz. Van’a gelmelerini tavsiye etmelerini istiyoruz. Onların sadece buraya gelmeleri, gezmeleri bizim için yeterlidir. Onlardan bir talebimiz yoktur. Onlar zaten kendi doğdukları, yaşadıkları topraklara bir şeyler katmak arzusu ve iştiraki içerisinde olacaklardır. Burada çocukluğu geçmiş olan nesil buralara mutlaka gelecektir. Çünkü onun çocukluk hatıralara buralardadır. O nesli buradan koparmamak lazım. Zaten bizim asıl gayemiz onlardan bir sonraki nesli de buraya getirmek olmalıdır. Neden? Çünkü onların buralarda hatıraları yok Van onların babalarının memleketi bir sonraki kuşak için de dedelerinin memleketi olacaktır.” Dedi.

 

 

“BU MERAKI BİZİM UYANDIRMAMIZ LAZIM”

İnsanların kendi memleketine gitmeleri için kendilerine görev düştüğünü söyleyen Taşyapan şu ifadeleri kullandı: “Bazen görüyoruz sadece Van için değil diğer şehirler için de görüyoruz. Konuştuğumuz insanlar Vanlıyım, Bingöllüyüm, Hakkâriliyim diyen çoktur. Ben hiç görmedim 30 yaşına gelmiş babamın memleketi, dedemin memleketi nasıl bir yermiş diye hiç merak etmemiş. Aslında bu merakı bizim uyandırmamız lazım. Buralar güzel, nitelikli topraklar buralarda çocukluk hatıraları olanlara bizim bir şey söylememiz gerekmiyor. Belli bir seviyeye geldikten sonra zaten bu topraklara geliyorlar. Akrabalık ilişkilerin devam ettiriyorlar. Hele ulaşımın, iletişimin arttığı bu çağda bunlar artık kolay şeyler.”

 

TAŞYAPAN: İSTANBUL VAN’A KOMŞUDUR

İstanbul ile Van’ın 2 saat uzaklıkta olduğunu kaydeden Taşyapan, İstanbul’un Van’a komşu olduğunu söyledi. Taşyapan sonra olarak, “İstanbul’dan Van’a iki saatte geliyoruz. İstanbul’dan Yüksekova’ya iki saatte geliyoruz hakikaten büyük bir nimettir. O zaman İstanbul Vanlı, Yüksekovalı için uzak değil, bugün Gebze’den de İstanbul’a iki saatte gidemiyorsun. Ancak Van’dan, Yüksekova’dan uçağa bindiğin zaman iki saatte gidiyorsun demek ki İstanbul Van’a komşu. Bu iletişim imkânlarını iyi kullanmamız gerekiyor. Oradaki kardeşlerimizi buraya getirmemiz lazım. Burada yaşamayan Vanlı olmuyor mu? Tabi ki Vanlı oluyor. Bu bilinci de yaşatmak lazım. Milliyetçilik, kavmiyetçilik, mikro milliyetçilik bunlar dozajında kullanıldığı zaman iyi şeylerdir. Bunları aşırıya götürdüğümüz zaman o zaman başka yerlere doğru götürürüz. Derneklerimiz, vakıflarımız insanlarımızı bir araya getirip bir sinerji, bir enerji çıkartması gerekir.” İfadelerini kullandı.

 

 

BOZKURT: BAŞKAN VANLILARI BOŞ ÇEVİRMİYOR

Gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan ve fikir beyan eden Van Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Şemsettin Bozkurt ise şu ifadelere yer verdi: “Bizlerde Van Vakfımızın seçimlerini yakından izledik. Yerel ve ulusal gündeme iyi oturdular. Bende bir yatırımcı ve sanayici olarak yaklaşık 25 yıl boyunca İstanbul’da ikamet ettim. Ben yaşamıma işçi olarak başladım. Başkanımı çok iyi bir şekilde tanıyorum. Başkanımın Özalp-Saray Derneğinde yapmış olduğu etkinliklerden dolayı kendisini kutluyorum. Dolayısıyla çok iyi istihdamları da var. Van’la ilgili kendisine gidenleri boş çevirmemiştir ve sorunlara karşı çok duyarlıdır. Bu konuda çabası takdire şayandır.”

 

“VAN’A YATIRIMCI GETİRMELERİNİ İSTİYORUZ”

Sanayici olarak Van Vakfı’ndan Van’a yatırımcı getirmelerini isteyen Bozkurt, “Bir sanayici olarak ben buradan Van’ın yükünü batıya götürmedim. Herkes buradan alır oraya götürür ben ise oradan toplayıp buraya getirdim. Onların da misyonu bu olmalıdır. Ekmeğini orada kazanan, belli bir yere gelen başarılı işadamlarının cazibe merkezleri kapsamında yatırımcıları ve işadamlarını buraya kazandırmaları gerekiyor. Bizim İstanbul’da gözümüz kulağımız olmaları gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde 20 milyonluk bir yatırıma öncülük edip Van’a getirdiler. Bu anlamda somut adımlarda atıyorlar. Bizde kendilerini destekçisiyiz. Çok iyi girişimciler ve yatırımcılar var, bunları Van’a kazandırmamız gerekiyor. Bizim sizden isteğimiz Van’a kazanımlarınızın olmasıdır.” Dedi.

 

GEÇKEN: BİZ ARTIK ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ

Toplantı da konuşan ve beklentilerini dile getiren Gazeteci Salih Geçken şunları dile getirdi: “Van Vakfının yeni yönetime başarılar diliyorum. Yapılan konuşmalarda öğrenci bursu çok söylendi. Biz artık sizden üniversite, özel okullar ve eğitime yatırımlar istiyoruz. 200 öğrenciye burs verdiğini bildiğim işadamları var. Bu burs Van Vakfı için çok yetersiz kalır. Çünkü çok iyi işadamları var. Şemsettin Bey Van’da 70 milyon avroluk yatırımdan bahsetti. Bu gelenleri tebrik ediyor ve şunu söylüyorum. Birileri birazda tekstilkente gelsinler. Biraz risk alacak işadamları istiyoruz.”

 

“İŞADAMLARI VAN İÇİN RİSK ALMALILAR”

Geçken işadamlarını risk alması ve Van için bir şeyler yapması gerektiğini belirterek, “Her vakfın mutlaka politik bir tarafı vardır. Özellikle Türkiye’nin önemli kentlerinde Van lobisi ön plana çıkarılsın. Van’ın gelişimi ve Van’ın batıya tanıtım için bu önemli bir yere sahiptir ve bunun yapılması gerekir. Dünya da örneği olmayan bir Van Gölü örneğimiz var. Münir Karaloğlu döneminde Van Gölü’nün suyu cilde ve sağlık açısında önemlidir diye algı çalışması ile bu iyi bir yere getirilebilir. Çünkü çok zengin işadamlarımız biraz fedakârlık ile bu çalışmaları yaparlarsa Van için önemli bir kazanım olacaktır.” İfadelerini kullandı.

 

GÖRENTAŞ: VAN GÜNLERİ YAPILMALI

Toplantıda bir konuşma yapan YYÜ Teknokent Müdürü Necat Görentaş şunları dile getirdi: “Vanlı işadamlarının dışarıda yatırım yaptığına dair sürekli bir serzeniş var. Bu algıyı yıkma noktasında size büyük bir görev düşüyor. Bunu yaparken biz Ar-Ge ve inovasyon konusuna yakın olan işadamlarımızı biz burada görmek isteriz. Geleneksel üretim yapan şirketlerin artık hem yerel bazda hem de uluslararası bazda rekabet yapmaları çok düşük seviyeye inmiş durumda. Dolayısıyla bu Ar-Ge ve inovasyonu da Van’da Teknokentte yaparlarsa çok sevinir ve minnettar oluruz. Ayrıca zaman zaman televizyonlara baktığımız zaman illerin günleri oluyor. Neden bir Van gününü İstanbul’da yapmayalım? Organize bir şekilde Vanlılar günün yapılması büyük önem taşımaktadır. Bunun Van’a büyük katkıları da olacaktır. İnşallah vakıf kanalıyla da böyle bir çalışma yapılır.”

 

İNAN: VAN’DA BÜRO OLMASI ÖNEMLİDİR

Van’da Van Vakfı’nın bir bürosunun kurulmasıyla ilgili konuşan Burhan İnan, “Bizim sizlerden çok büyük taleplerimiz yok. Bana göre bundan böyle seçim sonrasına bakmamız gerekiyor. Artık seçim bitti. Bundan sonra vakfın yapacağı çalışmalar hem bizler burada kenetleyecek hem de size oy vermiş vermemiş tüm Vanlılar bir araya toplayacaktır. Vakıf burada bir ofis açmayı düşünürse bu çok olumlu bir hareket olacaktır. Bunun Van’a ve Vanlıya büyük katkıları olacağı inancındayım. Bizde bu anlamda vakfın iyi işler yapmasında gönüllü olarak vakfa hizmet verme konusunda size bir telefon kadar uzak olduğumuzu söyleyebilirim.” Dedi.

 

GÖKÇENAY: TÜM ALANDA ÇALIŞMALARIMIZ VAR

Gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan Van Vakfı Başkan Yardımcısı Bedrettin Gökçenay ise şu ifadeleri kullandı: “Arkadaşlar burada sorunlara değindiler ve iletmek istediklerini ilettiler. Ben de sorunlara değinip bunları konuşmayacağım. Ben Sayın Valimizi, rektörümüzü ve defterdarımızı fahri Vanlı yapma ve kendilerini Van Vakfına kaydetmek istiyoruz. Ayrıca işadamlarımızı buraya getireceğiz. Ar-Ge’den bahsedildi. Biz sosyal anlamda yönetim kurulunda yer alan arkadaşlarda Ar-Ge’de var. Bu konuda içinizde bir merak olmasın. Ar-Ge konusunda da çalışmalarımız olacak. Biz buraya geldik ve fikirler alacağız, bunları konuşacak ve değerlendireceğiz. İnşallah baharda daha güçlü geleceğiz.”

 

EFEOĞLU: STK TOPLANTILARI VAN’DA YAPILSIN

Hizmet-İş ve Hak-İş Van Şubesi Başkanı Abdullah Efeoğlu, “Bizde STK’lar olarak vakfımızın bizleri muhatap almalarını istiyoruz. Örneğin Hizmet İş Sendikasının 81 ilde şubesi var. Genelde başkanlar kurulu toplantıları her zaman batı da yapılıyor. Siz bu STK’ların başkanları ile bir araya gelip bu toplantıların Van’da yapılmasını istiyoruz. Kültürel açıdan insanların bu şekilde Van’a gelmesi önemli bir yere sahiptir. Ben kendi adına söz veriyorum. Hizmet-İş Sendikasının başkanlar toplantısını Van’da yapmaya sözü veriyorum.” Dedi.

 

Toplantıda Van Vakfı yönetimi yapılan konuşmaları ve talepleri tek tek not aldı. Son olarak konuşan Van Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Ağar tüm bu fikirlerin kendi programlarında olduğunu söyledi. Ağar 6 ay son somut çalışmalar ile Van’a geleceklerini ifade etti.


ŞEHRİVAN GÜNCEL: YUNUS EMRE AYKAÇ / ÖNDER ALTINAL

Taziye

0

Van da bulunan Sn Nizamettin Ağar Prof dr Sn Hamdullah Şevli,van Milli eğitim müdürümüz Sn Kıyasettin Kırekin,ilçe başkanımız Sn Orhan Yıldırımçakar ve beraberindeki vatandaşlarla Van’ın Özalp ilçesinde trafik kazası sonucu hayatını kaybeden öğrencinin şemsettin köyündeki taziyesine katıldılar merhuma Allah tan rahmet kederli ailesine baş sağliğı diliyoruz.

 

Van Vakfı Van’da Toplantı Düzenledi

0

Göreve yeni gelen Van Kültür ve Dayanışma Vakfı yeni yönetimi, Van’da toplantı düzenledi.

 

Göreve yeni gelen Van Kültür ve Dayanışma Vakfı yeni yönetimi, Van’da toplantı düzenledi.

Van’daki iş adamları, kurum kuruluş müdürleri ve basın ile bir araya gelen Van Vakfı yönetimi görev süresince yapacakları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Van Vakfı toplantısına katılan ve burada bir konuşma yapan Van Valisi İbrahim Taşyapan, Van Kültür ve Dayanışma Vakfının önemli bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) olduğunu söyledi.

Taşyapan Van Vakfının, İstanbul’da faaliyet gösterdiğini belirterek şunları söyledi:

“İstanbul bir dünya başkentidir. Çok uzun yıllar medeniyetimize başkentlik etmiş bir şehir ve bütün dünyanın gözü olan bir şehirdir. Orada Türkiye’nin özetini görmek mümkündür. Bütün illerimizden insanlarımız var. Bu insanlarımız köylerinden, kentlerinden kalkarak oralara bir ekmek peşine gitmişler. Ancak şu anda orada büyük iş sahipleri olmuşlar, zenginleşmişler ülkemizin zenginliğine zenginlik katmışlar.”

İş dünyası, kamu, bürokrasi ve STK’lar ile birlikte var olan sorunların çözümü için çalışacaklarını söyleyen Taşyapan, bunun içinde birlik ve beraberliğin önemli bir yere sahip olduğunu kaydetti.

Taşyapan, “İstanbul’dan Van’a iki saatte geliyoruz. İstanbul’dan Yüksekova’ya iki saatte geliyoruz. Bunlar hakikaten büyük bir nimettir. O zaman İstanbul, Vanlı, Yüksekovalı için uzak değil. Bugün Gebze’den de İstanbul’a iki saatte gidemiyorsun. Demek ki İstanbul Van’a komşudur. Bu iletişim imkanlarını iyi kullanmamız lazım ve oradaki kardeşlerimizi buraya getirmemiz lazım. Vakıflarımız insanlarımızı bir araya getirip bir sinerji, bir enerji çıkartması gerekir.” diye konuştu.

Toplantıda konuşan Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal da yeni yönetimin hayırlı olması temennisinde bulundu.

Van Kültür ve Dayanışma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Nizamettin Ağar, yapacakları çalışmalarla ilgili bilgiler verirken, toplantı fikir alışverişi ile son buldu.